10 Mart 2017 Cuma

1950 tarihli Cinderella

Çook uzun yıllar  önce, çook uzak bir ülkede harika bir krallık varmış. Kralından, granddüküne, çiftçisinden tüccarına herkesin lay lay lom mutluluklar içinde dans edip şarkı söylediği bu krallıkta, nedense bir aileye dadanmış tüm cefalar. Zengin ve iyi kalpli bir tüccarın çok sevdiği güzeller güzeli, pamuk kalpli eşi ölmüş önce. Ufacık kızıyla baş başa kalan adam, önceki evliliğinden iki kızı olan başka bir kadınla evleneyim demiş sonra. Üvey annesinin ve en az onun kadar kötü kalpli, çirkin kızlarının zulmü altında evin tüm işlerini yaparak yaşayan güzel kızın babası da öldükten sonra artık hiç şansı kalmamış. Tüm umutlarının tükendiği balo gecesi, tonton peri vaftizannesinin yardımıyla baloya gitmiş ve prensle saatlerce vals yapmışlar. Sonrası cam ayakkabı zaten. Off anlatırken bile içim bayıldı.
Halbuki dünyanın belki de en eski, en bilindik, en umut dolu, en sihirli masalı bu. Nerdeyse her milletin kendi versiyonu var. Çünkü o kadar genel geçer, o kadar hayal edilebilir bir teması var ki. Katıksız iyiliğin timsali kahramanımızın paçavralar içinden, yoksulluktan prensesliğe yükselmesi, ona yardım eden peri anne, şeytani üvey anne ve onun pis, çirkin kızları, oğlunu evlendirmeye çalışan hulusi kentmen kılıklı kral, şeytanın bir yansıması saf kötülük kedi, uyuşuk ama sadık ve kahraman köpek, sevimli ve azimli minik fareler...Aslında Disney ilk film olarak Cinderella'nın hikayesini seçmeliymiş diye bile düşündüm ben. Öyle ya hedeflenen kitle için bundan daha sihirli, daha mesaj dolu bir masal yoktur yani.
İşte bu verdiği mesajlar açısından zaten tartışmalı küllerin güzeli. Hemen hemen her kültürün kendi "Cinderella" anlatısı var dedim ya, en eski hangisi, ilk nereden çıkmış izini sürmek çok mümkün değil ama her bir elementi yüzyıllar içinde değişime uğramış olsa da külkedimizin pasifliği - en azından masallarda - baki kalıyor. Disney, filmin açılışında Charles Perrault'tan yola çıktıklarını söylüyor. En kaba haliyle Perrault'unki belki de ilk derleme diyebiliriz. Cam ayakkabı olayını da o yaratmış mesela. Perrault'un versiyonu 1697, Joseph Jacobs'un oradan buradan derleyip revize ettiği versiyonu 1916 ve Grimm kardeşlerinki de 1812. Yani çıkış noktası Perrault denebilir.
Ama Disney tabiki de Perrault'un versiyonundan birçok şeyi değiştirip, çizgi filmin büyüsüne kaptırıp gitmiş. İyi de olmuş aslında. Gerçi bazı ana elementleri atmış olmuşlar. Mesela neden Cinderella dendiğine bir açıklamamız yok animasyonda. "cinder" kül falan demek, haliyle kül kedisi olmasa da kül kızı, kül hanımı gibi bir isim yakıştırılması durumunu göremiyoruz. Bir de genel kanının aksine animasyondaki Cinderella, masaldakinden az biraz daha dişli. Masalda kafasına vur ekmeğini al örneğinin katıksız bir versiyonu olan kızımızı animasyon içinde birçok kere üvey anne ve kızkardeşlerinden sıtkı sıyrılmış halde görebiliyoruz. Tamam yine de 21.yy.versiyonları gibi ok atmıyor, kılıç sallamıyor, çemkirmiyor ama ne yapıyorsa yapmak zorunda kaldığından yaptığını, gönülsüzlüğünü, bıkmışlığını, çıkış yolu arayışını görebiliyoruz. Yani animasyondaki halinde Cinderella saf bir pollyanna değil, sadece yeteri kadar mücadele edemiyor. Ki bu açıdan Disney versiyonu aslında bunu izleyen çocuklara aşırı da kötü mesajlar vermiyor. Özünde iyi ama hülyalar içinde saf salak bir iyi olarak sunmuyor Cinderella'yı. Çalışkan ve adaletli bir portre çiziyor. Prens için de ilk masalımızdan bu yana oldukça gelişme var. Aşk için evlenmekte direten bir prens var bu kez karşımızda. Gerçi yine ekranda yer aldığı süre 5 dakikayı geçmiyor ya da işlevi burada da yok ama, en azından kişilik oluşturulmaya çalışıldığını görebiliyoruz. Ya da kral ve granddükün sahneleri mesela, animasyonun bence en eğlenceli sahneleriydi, Disney'in gelişim göstermiş olduğuna dair. Hatta bir de balo gecesi üvey kız kardeşlerinin Cinderella'nın giysisini parçaladığı sahnenin oluşumu da şahaneydi.
Ama gene de...13 yıl öncesindeki Snow White'ın ekrandan fışkıran o müthiş gösterişine yanaşamıyor Cinderella, bence. Animasyon fiziki açıdan o hissi veremiyor. Evet herşey gayet yerli yerinde, hikaye anlatımı geliştirilmiş, karakter oluşumu geliştirilmiş falan ama şarkılar bile o kadar etkileyici değil. Tek bir bibidi babidi boo şarkısı kalıyor bitince herkesin aklında. Bir şeyler eksik yani ama insan bir türlü adlandıramıyor.

Masalın en eski versiyonları-->http://www.pitt.edu/~dash/type0510a.html
National Geographic'in Grimm sayfasındaki Cinderella

Animasyonun dillere dolanan o şarkısı:



Bir de benim sevdiğim şarkısı, A Dream is A Wish Your Heart Makes:



Milyonlarca kez uyarlanan masalın bahsedilmeye değecek en eli yüzü düzgün versiyonu sanırım 2015'te izlediğimiz Kenneth Branagh'ın yönettiği Cinderella hali. Masalın ve Disney'in yapıtaşlarına sadık kalmakla birlikte, 21.yy. hikayelerine özgü izleri de çok güzel hamuruna yedirmiş bir uyarlama olması açısından ayrıca güzel.

Bir de Georges Melies'in sessiz animasyonu var:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...