19 Şubat 2015 Perşembe

Reşat Nuri Güntekin'den iki klasik, "Yaprak Dökümü" ve "Acımak"

Reşat Nuri ile tanışmamız ilkokul 4.sınıfın ortalarına dayanıyor. Daha o senenin başında yine tayin olduğumuz için başka bir okula gelmişim, bu sınıfla ilk senem. Üstüne üstlük yeni öğretmenime alışmaya çalışırken kadın evinde gazdan zehirlendiği için artık öğretmenlik yapamayacak duruma gelmişti senenin ortasında. Onun yerine geçici bir öğretmen vermişlerdi sınıfa, ben istemesem bile kader beni hep yeniliklerle yüz yüze bırakıyordu, yapacak bir şey yoktu. Bu yeni öğretmen de "Çalıkuşu"nu okumamızı istedi. O yaşıma kadar neler okumamışım ki; İlyada, Odysseia, Beyaz Diş, Şeker Portakalı, Yaramaz Kızlar, Robinson Crusoe..ohoo çok eminim kendimden. Ama Reşat Nuri Güntekin nedir, bilmiyorum. Sonunda ders için okumak zorunda kaldığım anlardan hatırımda kalanlar çok karmaşık. O yaşta, o ukala kafama rağmen, kabul ediyorum, hiçbir şey anlamamıştım Çalıkuşu'ndan. Bir kere kitabın neredeyse sonuna kadar Kamran'ın cinsiyetini çözememiştim. Israrla kadın diye düşünüyordum, o isimle erkek olmaz. Seneler sonra "Uğultulu Tepeler"de yaşadığım zeka geriliğinin ilkini de bu kitapta yaşamıştım. Kamran ile Feride arasındaki husumetin, olayların sebebini bir türlü anlayamadım. Allahım yarabbim bunların nesi vardı böyle? (Uğultulu Tepeler'de de kitabı bitirdikten sonra nette araştırma yaparken anlamıştım Heathcliff ile Cathy'nin aslında birbirlerine aşık olduklarını, yani olayın aslında bir tür aşk durumu olduğunu. Evet o derece.)
Demem o ki ben Reşat Nuri ile doğru düzgün tanışamamışım. Seneler sonra bu iki kitabını artık elime almanın vaktinin geldiğini bu yüzden düşündüm. Her iki kitapta da genel olarak, maneviyatı düzgün, ama dünyaya ve onun insanlarına karşı oldukça saf kalmış karakterlerin türlü olaylar ve insanlar sebebiyle adeta yeniden şekil verilen heykellere dönüşmelerini, kendilerinden tamamen farklı birer insan haline dönüşmelerini anlatıyor Reşat Nuri. Gayet ahlaklı, prensipleri olan, düzgün insanlar nasıl olur da nefret ettikleri, tenkit ettikleri, hakir gördükleri insanlara dönüşürler? Hayat bu insanlara ne yapar da bu hale düşmek zorunda kalırlar? Bunlarla birlikte anlattığı dönemin o kadar detaylı, o kadar insani bir portresini çiziyor ki, sanırım insan tabiatını ve devletin, ülkenin işleyişini bu kadar açıklıkla ve gerçeklikle anlatabilmiş olmasından dolayı kendisini, yeteneğini kıskanırken buldum kendimi. Böyle yazabilmiş olması, muhteşem. Ama bu yazdıklarının her birinin 21.yy.'da bile tıpatıp aynı kalması ise, kimin hatası, kimin kokuşmuşluğu, orasını bilemiyorum.
Yaprak Dökümü'nde - belki hala bilmeyenleriniz varsa diye söylüyorum - 50'sini aşmış Ali Rıza Bey'in 5 çocuğu ve karısıyla gül gibi geçinip gittiğini sandığı yuvasının iç yüzünü yavaş yavaş öğrenmesi ve sonunda olduğu insanın tam tersi bir insan haline dönüşürken tüm evinin, ailesinin yaprak yaprak dökülüp gitmesini anlatıyor Reşat Nuri. Acımak'ta ise kendisini tüm insani zayıflıklardan soyutlamış, disiplini, adaleti ile nam salmış Zehra öğretmenin, babasının ölümüyle eline geçen hatıra defterini okuyarak geride bıraktığı dağılmış, yok olmuş ailesinin ve çok başka bir şekilde gördüğü babasının gerçek yüzünü öğrenmesini anlatıyor.
İki kitapta da dediğim gibi, Reşat Nuri'nin kalemine hayran kalmamın yanında çizdiği kadın karakterlerin genel kötülüğü ve bu kötülük için kullandıkları yollar bir parça da olsa içime dokunmadı değil. Buna karşılık erkeklerin genelde bu kötülük dolu, hep daha fazlasını isteyen, hiçbir şeyden memnun olmayan kadınlar yüzünden türlü durumlara düşen zavallılar gibi anlatılmış olması daha da sinir bozucuydu.
Cumhuriyet dönemi edebiyatında çok önemli bir yeri olan Reşat Nuri için Wikipedia'da şöyle yazıyor: "Kişilerine sevgiyle sokulan bir romancıdır Reşat Nuri. Genellikle onların gerçek yaşamlarındaki en belirgin özelliklerini yitirmeden yansıtmaya çalışır. Gözlem yeteneği yaşama çok geniş bir perspektiften bakma imkânını sağladığı için romanları geçiş dönemi yaşayan ülkemizden "insan manzaraları" çizme başarısına ulaşmıştır." Sanırım hepimizin hayatında en azından bir kere okuması gereken hikayeleri var Reşat Nuri Güntekin'in.


Yaprak Dökümü'nü ve Acımak'ı D&R'da 11,70 tl'ye (burada ve burada) bulabilirsiniz. Nette araştırdığım kadarıyla en ucuz orası görünüyor. Ayrıca aynı yerden (şöyle) diğer birçok eserini oldukça indirimli bulabiliyorsunuz. Şimdilik İnkılap Yayınevi'nin Bütün Eserleri dizisi şeklinde 30 tane kitabı görünüyor Reşat Nuri'nin (İnkılap Kitabevi).


(bu arada alakasız ama bu postta söylemek istedim, Neverland'de anlattığım kitapların hepsini bir sayfada topladım. anasayfanın en üstünde, blog resminin altında Parşömen Rafları adı altında bir sayfa oluşturdum ve en başından itibaren anlattığım kitapları oraya link olarak koydum. aynı şeyi filmler, diziler ve bazı dosyalar için de yapacağım. merak ederseniz, sayfanın en üstüne beklerim.)

2 yorum:

  1. Merhabalar,

    Reşat Nuri Güntekin’in kalemiyle ilk olarak ‘’Çalıkuşu’’ romanında tanışmıştım. Lise yıllarımda okuduğum bu roman hem konusuyla hem cümleleriyle kalbime ve hafızama kazınmıştı. ‘’Çalıkuşu’’ romanından derlediğim en güzel alıntıları okumanız için sizinle de paylaşmayı çok isterim. http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/minimalizmle-ilgili-14-kitap-onerisi/ Kitapta en sevdiğim cümle şu olmuştu:
    ‘’Daha o gün anlamıştım Feride; ben ömrümce seninle sınanacaktım. Çünkü insan daima en sevdiğiyle sınanır.’’
    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar,

    Reşat Nuri Güntekin’in kalemiyle ilk olarak ‘’Çalıkuşu’’ romanında tanışmıştım. Lise yıllarımda okuduğum bu roman hem konusuyla hem cümleleriyle kalbime ve hafızama kazınmıştı. ‘’Çalıkuşu’’ romanından derlediğim en güzel alıntıları okumanız için sizinle de paylaşmayı çok isterim. http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/resat-nuri-guntekin-calikusu-romanindan-hafizama-kazinan-10-alinti/ Kitapta en sevdiğim cümle şu olmuştu:
    ‘’Daha o gün anlamıştım Feride; ben ömrümce seninle sınanacaktım. Çünkü insan daima en sevdiğiyle sınanır.’’
    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...