30 Haziran 2013 Pazar

rüyamda uçaklar, yıkılan binalar

Dün geceki rüyamda diye başlayarak direkt olaya girmek istiyorum çünkü böyle bir rüyaya nasıl bir girizgah yapabilirim bilmiyorum. İnşaat yıkıntılarıyla dolu bir şehir dışı mekan düşünün. Bu yıkıntıların ortasından ileri doğru baktığınızda da hemen hemen 10-15 katlı bir bina var. Gökdelen değil, orta yükseklikte, bir iş merkezi olduğunu anlıyorsunuz. Hatta sanırım fazlasıyla bu Eskişehir Yolu'ndaki Tepe Prime'a benziyor. Onu renksiz hali yalnızca. Ben o binada çalışıyormuşum ama ne iş yaptığımı anlayacak kadar vaktim olmadı. Binanın içine bir haber geldi birden, uçaklar geliyor binaya çarpacak diye. Ben hemen panikle kendimi dışarı attım. İşin ilginç yanı çoğu kişi ciddiye bile almadı bu haberi. Bu insanların 11 eylülden haberi yok muydu ki? Ben çılgınlar gibi koşturmaya başladım binadan çıkınca. O inşaat karışımı yere kadar geldim koşarak. Sonra durup olduğum yerde geriye dönüp baktım. Bizim binaya. Hakikaten de bir uçak usul usul geldi binaya doğru. Alçaldı ve tam ortadan geçirdi. Dumanlar yükselmeye başladı. Bina yamuldu gibi oldu. Allahım şoka girmek üzereydim, yerimden kımıldayamadım resmen. Sonra bir tane daha aynısından uçak, geldi geldi ve o da ortasına nişan aldı binanın. Ama tam çarpacakken şöyle bir aşağı yukarı oynadı uçağın burnu. Sanki mücadele ediyormuş gibiydi çarpmamak için. Ama o da çarptı binaya, hem de bu sefer iş tamamlansın, bina ortadan ikiye yarılıp düşsün diye. Etrafımda bağıran çığlık atan insanlar vardı. Ben sadece bakakaldım. Sonra istemsiz bir şekilde binaya doğru koşmaya başladım. İnsanları kurtarmam gerekti. Ama beni tuttular, ne yapıyorsun oraya gidemezsin diye. Tuttular beni, gidemedim. Bu arada uçaklar bugünkü yolcu uçaklarından değildi. Bu 2.Dünya Savaşı tarzı, uçağın baş tarafında altlı üstlü iki düz branda geçirilmiş gibi kanatları olan tiptekiler var ya ufak, onlardandı.
uçak bundandı işte. kaynak:aerocraftsman
Sonra birden artık nasıl şokumdan sıyrılabildiysem, koşup annemi korumam gerektiği aklıma geldi. Annem binada falan değil, sadece etrafımızda böylesi bir olay oluyorken ben annemi korumalıyım düşüncesi bendeki. Hemen koşup yolda yakaladım annemleri. Babamla birlikte arabada gidiyorlarmış, benim olduğum tarafa, bu inşaatlı, yıkılan binalı yere doğru geliyorlarmış. Hemen tıkanan yolda, arbede çıkan ortamda onları arabadan çıkarttım, yürümeye hatta koşmaya başladık. Bütün bu yıkıntılı ortamdan uzaklaşmak için. Annemin tuttum elinden, tüm bu savaş yerinden uzaklaştırmaya başladım, babam arkamızda.
En son yürümeye çalışıyorduk molozların arasında, uyandım. 11 eylülü de tvden izlemiştim canlı canlı, annem mutfakta babam işteydi. Annee bu tv neden Vahşi Güzel'i yayınlamıyor habire bunları gösteriyor diye bağırıyordum. İkinci uçak binaya çarptığında ancak gerçek olduğunu algılayabilmiştim izlediklerimin. Ve neden pembe dizim yerine haberleri gösterdiklerini.
Yalnız bu bendeki salakça kahramanlık içgüdüsü ve annemi korumalıyım onu ancak ben koruyabilirim sevdası ne olacak, bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...