14 Nisan 2013 Pazar

gittik gördük : "The Host"

Aslında yazmayacaktım ama dayanamadım. The Host'un, bizdeki gösterim adıyla Göçebe'nin hakkında birşey söylemeyecektim. Salı günü sinemaya gidelim diye yola çıkarken aklıma ilk o geldi, o kadar geçmişimiz bir hukukumuz var sonuçta Stephenie Meyer kitaplarıyla, o kitapların filmleriyle. Elimde değildi, hiç düşünmeden ona gidelim de ona gidelim diye tutturdum. Keşke G.I.Joe'da ısrar etseymişim ya da ne bileyim Sabit Kanca dediklerinde ağzımı yüzümü büzmeseymişim.
Kaynak: AliceMarvels
Sebep? Ergen filmi. Diğer bir sebep? Yanınıza iki erkek arkadaşınızı da alarak onlara işkence etmemenizin gerekmesi. Ciddiyim, etmeyin insanlara böyle işkenceler. Ben yaptım, oturduk iki saat boyunca normalde kız arkadaşlarımla izlesem aynı kızsal tepkileri verip, birazcık içimizdeki ergenle muhabbet edebileceğim bir filmi suçsuz günahsız iki insana izleterek o iki saat süresince bunalmalarını, uyuklamalarını, boğulmalarını kendime dert ettim. Onlar sıkıldıkça ben de bunaldım, benim yüzünden eziyet çekiyorlar diye.
tumblr'dan
O kadar kötü müydü demeyin. Kötü demiyorum, sadece kitabı okuduktan sonra düşündüğüm gibi düşünüyorum. Çok yaratıcı, gayet de geliştirilebilecek bir fikri böylesine lüzumsuz bir şekilde heba etmenin anlaşılır bir yanı yok diyorum. Yerleştikleri gezegenlere sağlığı, temizliği, düzeni ve barışı getiren bir uzaylı türünün dünyayı istilasını daha derinlikli işleyebilirsiniz, günümüz siyasi ve sosyal ortamına çeşit çeşit mesajlarla bezeyebilir, altına temeli sağlam bir felsefe kurabilirsiniz.
kaynak: Teen
Aksiyonla bezeli, görüntü açısından zengin bir anlatım seçebilir, ana tema olarak kitabın elimize verdiği aşk üçgenini daha incelikli işleyebilirsiniz. Jared'in, sevdiği kadının bedenini ele geçirdiği için nefret ettiği Wanderer'a olan duygularını yoğunluğunu gösterip, seyirciyi afallatıp; Ian'ın bir beden olmadan da bir kişiliğe, bir yüreğe aşık olunabileceğini gösteren halini belki daha başarılı bir oyunculukla sergiletip seyirciyi tam kalbinden vurabilirsiniz. İnsanların bu tuhaf uzaylı işgalinde yaşadıklarını dramatize edip, üstüne enfes güney ve güneybatı doğasını gösteren geniş plan çekimler ekleyebilirsiniz.
kaynak: Teen
Ama yapmıyorsunuz ne hikmetse. Gözlerimize ve beyinlerimize The Truman Show, Gattaca, Lord of War gibi filmler armağan etmiş Andrew Niccol, pek yetenekli Stephenie Meyer'ın kitabına gelince sıra sanki kendini tutmuş, ilerlememiş. Diğer filmlerinde olduğu gibi senaryoyu da yazıp yönetmiş Niccol. Saoirse Ronan  (bu adı da bir türlü telaffuz edemiyorum, google translate "Sivarz" şeklinde okuyor valla) aslında gayet iyi bir Melanie/Wanderer olmuşken, elinde de bir hayli iyi görünüşlü iki sırım gibi delikanlı Max Irons ve Jake Abel varken gene de sıkıyor Niccol'ün filmi. İlerlemiyor, sürünüyor adeta. Halbuki neredeyse olacak sahneler bile görüyoruz-erzak almaya çıkan mağara ekibinden ikisinin olduğu kamyonun uzaylılar tarafından kıstırıldığı sahne gibi. Tam etkileniyoruz diyoruz ama gerisi gelmiyor. Herşey havada kalıyor.
kaynak: Teen
Kitap da aynı etkiyi yapmıştı bende. Filmden umutluydum ama olmadı. Belki çok boş vaktiniz olursa indirip izlersiniz bir ara.
tumblr'dan
Emily Browning de pek hoş sürpriz. Bella yapamadık bari bunu kabul et iki saniye görün şurada be kızım der gibi olmuş. Bir de devamını yapacaklarmış, haydi bakalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...