23 Ekim 2012 Salı

Regency Dönemi

prens regent'ımız
Onca zaman Jane Austen'ın, yaşadığı çevreyi, o çevredeki insanları, giysileri, alışkanlıkları, tarzları anlatıp durduğu kitaplarını başa dönüp dönüp okudum (okudunuz, biliyorum). Ama benim gibi merak da ettiniz mi onu bilemiyorum. O dönem neydi, özellikleri nelerdi, bu insanlar nasıl böyle giyinirdi, neden böyle konuşurlardı gibi pek çok şeyi merak ettim ben hep. Neden? Çünkü düşünce yapılarını ve karakterleri etkileyen en büyük şeyler yaşadıkları dönemin ruhundan kaynaklanır. Okuduğum şeyi gerçek manada anlayabilmek, içine girebilmek istiyorsam okuduklarımın bağlamını da bilmeliyim.
Bu yüzden hep birlikte öğrenelim, Jane Austen romanlarının geçtiği dönemi, Britanya'nın Regency Dönemini.
(Period Dramas'ta gayet doyurucu bir metin buldum, onu böyle serbestçe bir çevirdim, kaynağımız o. Bu arada orası şahane bir site, tavsiye ederim.)
Dönemin adının Regency olmasının sebebi, bu dönemde Britanya’da Wales Prensi George Augustus Frederick’in hüküm sürmesidir. Tahta çıktığında Kral Dördüncü George ismini alan prense o dönemde, kral naibi-saltanat varisi anlamına gelen Regent ismini vermişler ve Prens Regent demişlerdir. Babası Kral Üçüncü George, günümüzde porfiri (orijinali porphyria) olarak adlandırılan bir hastalıktan dolayı artık hüküm süremez hale geldiğinden ülkeyi yönetmeye başlamıştır. Prens Regent 1811-1820 arasında naip olarak görev yapsa da bu regency dönemi genellikle 1795-1837 arasını alacak şekilde genişletilmiştir. Bunun sebebi, bu yıllar arasında mimaride, sanatta, edebiyatta, politikada ve modada görülen –diğer dönemlerden farklılıklar taşıyan – belirli özellikler görülmesidir.
jane'in empire waistline'ı
Bu dönemde geçen filmler ve diziler genellikle aristokratların ve toprak sahibi üst tabakanın lüks yaşam stillerini anlatsa da nüfusun çoğunluğunun işçi sınıfı olduğu hatırlanmalıdır. Bu dönemde işçi sınıfı yoksulluk içinde, zenginlere hizmet ederek çalışarak hayatta kalıyorlardı. Zenginler çoğunlukla çiftçilere kiralık verdikleri büyük arazilere sahiptiler. 1700’lerin sonuna gelindiğinde tarımsal arazilerin neredeyse yarısı sadece 5000 ailenin elindeydi. Regency Dönemi, ayrıca savaştan etkilenmiş bir dönemdir. Britanya bugün Napolyon Savaşları olarak bilinen savaşta Fransa ile mücadele etmiştir. Birçok asil ailenin oğulları, ceza ödeyerek bu savaştan kaçabilecekken ülkelerine onurla hizmet etmiştir.
Regency Döneminde geçen dramalar çoğunlukla kostümler gözlemlenerek tanınabilir. Kadınlar “Empire waistline” denilen özelliği taşıyan elbiseler giymişlerdir. (Şimdi bu Empire Waistline denen şey şu: Göğüs hizasının hemen altında bitecek şekilde yüksek beller yapılıyor, böylece İmparator Görüntüsü dedikleri birşey oluşturduklarını düşünüyorlar. Esasında en basit olarak şöyle diyebilirim, hani bu tam göğüslerinin altından sıkıştırdıkları, elbisenin geri kalan kısmının gayet ferah bir şekilde indiği tarz var ya, işte o.) Bu tarzdaki elbiseler sayesinde kadınlar daha önceki dönemlerin o kısıtlayıcı iç çamaşırlarından kurtulmuş oluyorlar. (ki dedikleri bu iç çamaşırları korseler, pannier diye yazılan bize kalçaları yüksek göstermek için giyilen kafes diye çevirdikleri birşey ve bustle diye birşey-ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok) Regency elbiseleri genellikle uçuk renklerde, muslin (Bangladeş’ten çıkmış olmasına ragmen Avrupa’da Musul işi anlamına gelen muslin denmiş, ince bir pamuklu esasen. Hayır bir de bunun özelliği acayip hava geçirgenliği olması, o püfür püfür britanta havasında nasıl donmamışlar anlamadım ben), patiska ve şilebezi gibi hafif kumaşlardan yapılmıştır.
knee-breach dedikleri
Tarz sahibi erkekler ise önceki dönemlerde giyilen kısa pantolon ve çorapların yerine normal uzun pantolonlar giymişlerdir. (burada da şöyle bir açıklama yapmam gerekiyor çünkü cümle çok saçma oldu çevirince. Önceki dönemlerde – misal Tudors’tan hatırlarsanız – tam dizin altında biten ve o noktadan aşağısında çorap olan erkekler popülasyonu var. Bu dar diz hizası pantolonlara ben kısa pantolon dedim) Diğer bir trend çizmelerdir, ki tokalı ayakkabıların yerini almıştır. Ayrıca beyaz keten gömlekler, zarifçe bağlanmış kravatlar/boyunbağları ve kısa saç kesimleri de moda olmuştur. (yalnızca böyle yaşlı tutucu amcalar pudralı peruklarından vazgeçmemişler) Prens Regent’ın arkadaşı Beau Brummell (gerçek tam adı George Bryan Brummell) o dönemde erkek modasının ikonu gibi birşeymiş. Modern erkek giyiminin takım ve kravat halini o tanıştırıp popülerleştirmiştir. Dediklerine gore giyinmesi 5 saat surer, çizmeleri de şampanyayla parlatılırmış.
Austen erkekleri için Masterpiece theatre'in güzel bir sayfası var. link
bir de bu var. jane'in yüzüğü. çok sevdim ben.

3 yorum:

  1. Valla süper bir bilgilendirme olmuş :) Kendimi Historical lara verdiğim bu dönemde iyi geldi bu detaylar. Umarım devamlarıda gelir değişik bilgiler edinmek çok güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. devamı gelecek tabiki;) bundan sonra ya tudor ya da edward dönemini inceleyeceğim.

      Sil
  2. Tarih ve tarihi romansları seven biri olarak hep aklımdan geçen soruları bir başkasında rastlamak gerçekten merak uyandırıcıydı. Bu yazınızı okuduktan sonra sayfanızı biraz inceledim de sanki biri kafamın içini okuyor gibi hissettim bu satırlarda. Sanırım bende bir neverland yolcusuyum :)

    YanıtlaSil

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...