30 Ekim 2011 Pazar

"Freaks&Geeks" 80'leri anlatan bir 90'lar dizisi

90'lar gençlik ile ilgili neredeyse herşeyin yaratıldığı bir on yıldı. Pop müziğin tavan yaptığı, punkın yeniden keşfedildiği, ergenlik ve ilk gençliğe dair birbiri ardına en iyi filmlerin yapıldığı yıllardı. En önemlisi, gençlik dizisi konseptinin ortaya çıkmasıydı. Yüzyılın son on yılına girildiğinde, artık tvyi sırasıyla her türden gencin işgal ettiği yapımlar sarmaya başladı.
"Freaks&Geeks" ise 99'un son aylarında ekrana gelmeye başlayan Paul Feig'in yarattığı bir Judd Apatow prodüksiyonuydu. Yayınlandığı dönemde hem kanalının (NBC) gereken özeni göstermemesi (izlenebilecek daha iyi zaman dilimlerine koymamış olması) ve dizinin içeriğinden rahatsız olması, hem de 90'ların ortaya çıkardığı diğer gençlik dizilerinden farklı olmasının yarattığı problemlerle birlikte 18 bölümünün sonunda yayından kaldırıldı. Ama artık yeni bir yüzyıldaydık ve 2000'ler elimize korkunç bir silah vermişti : İnternet.
Dizinin iptal edilmesinin üzerinden 2-3 sene geçmeden, internetten indirip bir şekilde dünyanın dört bir yanında izleyenlerin bahsetmesiyle dizi, tam bir fenomene dönüştü. Oyuncuları büyümüş, yollarına devam etmiş, acayip yerlere doğru ilerlemişti ama dizinin öyle bir etkisi, öyle bir sarıcılığı vardı ki yıllar sonra tüm ekibin toplandığı, dizinin tekrar tekrar konuşulduğu fan-toplantıları bile yapılmaya başlandı.
Peki neydi Freaks&Geeks gibi tuhaf bir isim taşıyan, sadece 18 bölümlük bir dizinin bu kadar kült olmasını sağlayan? 80'lerin başında bir liseye giden gençleri anlatıyordu bir kere. "Freak"ler ve "Geek"lerin üzerinden. Her bir karakteri kendi başına ilginçliğin, story-line'ın kralını yazıyordu. Her bir diyalogu, her bir cümlesi harikalar barındırıyordu. Kariyerlerinin başındaki oyuncuları, ortaya tv tarihinin en sağlam, en iyi yazılmış karakterlerini hayata getirmişti.
Judd Apatow absürdlüğünün, sonradan yaptığı her filmde göstereceği binbir hali, diziden fışkırıyordu. Üzerine bir de 80'lerin efsane müzikleri eklenmişti. Bu müziklerin arasındaki kahramanlarımız ise tekrarlayan ilişki problemleri ya da büyüme sancıları anlatmıyorlardı, onların yaşadıkları çok daha farklıydı. Kendilerini bulmaya uğraşıyorlardı bazen, bazen de kesinlikle sallamıyorlardı. Ne olduklarını biliyorlardı, bununla bir sorunları yoktu. Birşeyler mücadele etmiyorlardı, zekice cümleler sarfetmeye çalışmıyorlardı.
Dizi hikayesine Weir ailesinin iki çocuğuyla başlıyor. Lindsay Weir, gayet normal, başarılı, matematik dahisi bir lise öğrencisiyken büyükannesinin ölümüyle birlikte bir sorgulama sürecine giriyor. Tam olarak o bildiğimiz ergen triplerine girmese de suratını asıp, üzerine askeri yeşil, 2-3 beden büyük montu geçirip, okulun "Freak"lerinin olduğu köşeye gidiyor. Biraz da böyle takılayım, belki hayatın anlamını onlar çözmüştür diyor yani. Küçük kardeş Sam Weir ise liseye yeni başlıyor, cılız haliyle ve çocukluktan henüz çıkmamış görüntüsüyle, tüm güvensizliği üstünde ve temelde tek yapmak istediği lise ortamında kendine kabul edilen ve başarılı olan bir imaj çizmek. Ama çocukluk arkadaşlarıyla birlikte o da ne yaparsa yapsın "Geek"lerimizi oluşturuyor.
"Freak"ler James Dean havasındaki Daniel Desario, onun sevgilisi sert kız Kim Kelly, onu askeri okula yollamak isteyen sert babasına rağmen evin bodrumunda müzik grubu kurmaya çalışan Nick Andopolis ve bir tuhaf Ken Miller'dan oluşuyor. "Geek"lerimiz ise Sam'in çocukluk arkadaşları her dizinin yahudi karakter ihtiyacının burdaki karşılığı kendine ne olursa olsun güvenen Neil Schweiber ve şahsi favorim ki çoğu fan'ın da favorisi olan Bill Haverchuck'tan oluşuyor. Tabi arada halihazırda lisede var olan diğer geekler, ponpon kızlar, başka freakler de ekleniyor hikayeye. Freakler karizmatik olmaya çalışan ama sadece uyum sağlayamamış gençler, dersleri asan, sigara içen, uyuşturuculara bulaşan, boş boş gezip eğlenmeye uğraşan tipler. Geekler ise başarılı olup da nerd olmak istemeyen, lisede kendilerine bir yer edinip, iyi görünmeye çalışan ama bir yandan da maket roket fırlatan, bisiklete binen yeniyetmeler.
Diziyi hakettiğinin yarısı kadar bile iyi anlatabildim mi bilmiyorum ama kesinlikle izlemeniz gereken bir şaheser. Aradan geçen 11 yılın ardından elimizde harika bir dvd seti ve sınırsız internet olanakları var ve gençliğinizi yolcu etmeden önce, bu kült diziyi yaşamanız gerek.

Müthiş açılış jeneriği


En iyilerinden bir adet Freak ve de bir adet Geek sahnesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...